Bilgilendirme Foruma giriş veya şifre ile ilgili sorun yaşayanlar [email protected] adresine sorunu anlatarak mail atabilirsiniz.

Muhabbet Benim Hikayem: Gürcistan

Ocrah

Tanınmış üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
1,809
490
83
KONUDA HERHANGİ BİR BAHİS-BONUS İÇERİĞİ YOKTUR.

Herkese selam. Bundan üç buçuk ay önce bir konu açmıştım iş ve kalacak yer arıyorum diye. Bugüne bugün Gürcistan maceram başlayalı 3 ayı geçti. Önce olayların nasıl geliştiğini anlamanız için profilimi çıkaracağım. Ardından neler yaşadıklarımı anlatıp sonunda da varsa sorularınızı cevaplayacağım.

23 yaşındayım. Türkiye’de ailemin yanında kalıyordum. Güzel bir evim, ayağımı yerden kesen bir arabam ve borcu yeni bitmiş yeni yeni para kazanmaya başladığım tırnaklarımla kazıyarak yoktan var ettiğim bir dükkanım vardı. Aynı zamanda da fena olmayan bir üniversitede psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünde öğrenciydim.

Tüm bu güzelliklerle beraber bir de -mağdur olduğum halde ceza aldığım- mahkeme dosyalarım vardı. Dosyalar artıyor, cezalar hagb ile erteleniyor fakat cezaevine girmem pamuk ipliğine bağlı gibiydi. Bu durumu birkaç kez aileme açsam da (yurtdışına gitmem lazım gibisinden) çok sallamadılar. Hem cezaevine girersen itibarımızı iki paralık edersin diyorlardı hem de bu durum karşısında hiçbir şey yapmıyorlardı.

2024 ortalarında, intiharı düşünmeye başladım. Nasıl olsa 5 senedir cezaevine girme stresiyle adeta yaşamıyor, ölümü bekliyor gün dolduruyor gibiydim. Cezaevine girmem durumunda da fiziki olarak sağlam görünsem de manevi bir ölü olacaktım. Fiziki ölümümün gününün dolmasını bekleyecektim.

Ben bu kararı aldım, ölçtüm biçtim tartım. Doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı. Bir yanda gerçekleşmemiş hayallerimle yaşama isteğim, diğer yanda cezaevi korkusuyla ölüm gerçeğim birbiriyle aylarca çatıştı. Ben en son ciddi ciddi uzun zamandır görmediğim akrabalarımı görmeye başladım, ölmeden önce son bir kez daha göreyim diye. O aralarda da intihar yöntemimi ve tarihimi netleştirmiştim; 7 ocağı 8 ocağa bağlayacak gece, kendimi 12. kattan göğün kucağına bırakacaktım. Artık iyice ölüm moduna girmiş, yapamadıklarımı da yapayım kafasındaydım ama bir yandan da içimden bir ses feryat ediyordu “Ben ölmek istemiyorum, hayallerim var!” diye.

Günler geçip gidiyor, benim günüm yaklaşıyordu. Derken 2025 yılbaşı gecesi geldi. -Ölümüme tam bir hafta kalmıştı.- 1 Ocak günü, kız kardeşimin doğum günüydü. Ölmeden önce doğum gününü kutlayabildiğime içten içe çok seviniyordum. Çünkü ailede en değer verdiğim kişi kız kardeşim gibiydi. Babamın yokluğunda babalık yapmış, bir nevi kendi kızım gibi görüyordum.

Her neyse… O gün doğum günü kutlamasına teyzem, eşi, kız oğlan ailecek geldiler. Teyzemin eşinin, damadıyla yaptığı “Bu şehirden Kıbrıs’a direkt uçuş açmışlar hem de 1200₺ imiş.” muhabbeti üzerine benim zihnimde bir ampul yandı. Bu zamanlarda ampul sakat iş fakat zihinde oluşan fikri imgelemede cuk oturuyor kitapsız. :)

Her neyse… O anda benzini bittiği için durmuş v12 motorun bir anda yeniden canavar gibi çalışması gibi çalıştı beynim. Nöronlar uyandı, sinaps bağlantıları kuruldu. Beynimin içinde ölümle yurt dışı bir cemaat kurdu. Son sözü söyleyenin dediği olacaktı.

Ölüm aldı sazı, başladı çalmaya:

Zaten ölü gibisin, yaşanacak kalmamış
Yalnız bir başına, dost arkadaş kalmamış
Elin ele değmemiş, bir sevgilin olmamış
Boş ver dünyaevini, gör bak ceza evini
S*k at a**na koyum, hem dünya hem ahretini.
-
Kaçsan n’olacak sen bu yurdun dışına
Gitsen de dönen tez, vaziyet bu gidişinen
Bir kararı alamaz, sen gibi fazla düşünen
Gel at kendini de göğ kucaklasın seni
Bu saatten sonra anca teneşir paklasın seni!

Ölüm ağır konuştu. Ölüm, ağır bir şeydi zaten. Birnevi kendinden bekleneni yaptı.

Derken yaşamak demek olan yurtdışına kaçış aldı sazı eline, baktı cemaat gözüne:

Anlaşılan vaziyet yaşanmadı yılların
Geldiğin bu yaşa göre tez ağarmış kılların
Bir tek Rab alır canı, yarattığı kulların
Yaşanmadı, belki de ilerde yaşanacak
Sen gidersen bu defter sonsuza dek kapanacak!

Ben zaten günahkar bir kulum. Bir noktada defterin kapandığı işime gelirdi. Neticede daha fazla günah yazılmasını engellerdim ama o bir umut, belki yaşamadıklarımı ileride yaşarım umudu var ya; o işte sürükledi götürdü beni. İnsanı ayakta tutan umut değil midir zaten? Hepimiz kaybedeceğimizi bile bile sırf o 1 umut için bu bahise para atmıyor muyuz zaten? Aynen de öyle, ölümün ağır bombardımanına karşı umut silahıyla savaşan yurtdışına kaçış kazandı. Ve beyin komutu verdi: “Rota yeniden oluşturuluyor.”

Hemen araştırmaya başladım ne yapılır, nereye gidilir, nasıl gidilir? Önce Kıbrıs’ı düşündüm ama Kıbrıs’ta da yasal süreçlerden ötürü sıkıntı yaşayabileceğim kanaatine varıp rotamı Gürcistan’a çevirdim.

1 ay bu mevzu üzerinde düşündüm; işte, evde, yatarken, gezerken aklımda sürekli bu mevzu vardı. Ne zaman çıkacaktım? Param yoktu onu nasıl halledecektim? 1 aylık düşünme sürecinin sonlarına doğru kafamdaki soruların cevapları yavaş yavaş oluşmaya başlamıştı. Cebimde 4 ay taksit ödeyerek aldığım iPhone 13 üm vardı. Onu satıp sermaye edecek, o şekilde gidecektim. Gitme zamanım için de işyerinde izinli olduğum bir gün rastgele çıkmayı düşünüyordum. Öyle de oldu.

Şubat ayına girmiştik. Ben artık gitmeyi kesinleştirdim, son kez akrabalarımı ziyaret ediyordum. İlk haftasında çıkamadım fakat 11 şubatta bir punduna getirip evden sessizce çıktım. Yanımda bir laptopum 1 parça da kıyafetimle.

Gittim telefoncuya telefonu verdim içim gide gide. O günün akşamında otobüse bindim yola çıktım. 14 saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından hopadan sarpa gitmek için minibüse bindim. Sarp sınırından geçtim ve geçmiş olsun. Geri dönüşü yok.

3 ayı geçkin oldu işte buradayım. Kimi zaman aç yattım, kimi zaman içecek su bulamadım. Ama bi şekilde ayakta kalmayı başardım. Şu anda da burda birkaç kişiyle ağır aksak bir iş yürütüyoruz. Halimden hiç memnun değilim ama el mahkum hesabı denize düştük yılanla sevişiyoruz.

Velhasılı kelam benim Gürcistan hikayem böyle. Gürcistan hakkında merak ettiğiniz şeyler varsa sorun cevaplayayım hem merakınızı giderelim hem de muhabbet olsun. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
 

alexaki

Tanınmış üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
481
158
43
Hayırlısı Olsun.Biraz fazla ölümden bahsetmişsin yazında.Allah utandırmasın.Bende en az 25-30 defa gittim Gürcistana ama uzun kalınca sıkıyor diyorlar.Şansın Bol Olsun.
 

Ocrah

Tanınmış üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
1,809
490
83
Hayırlısı Olsun.Biraz fazla ölümden bahsetmişsin yazında.Allah utandırmasın.Bende en az 25-30 defa gittim Gürcistana ama uzun kalınca sıkıyor diyorlar.Şansın Bol Olsun.
Gürcistan çok sıkıcı memleket. Çok paran olur gündüz avm gece kumarhane yaparsan sorun yok. Aksi her türlü ihtimalde çok sıkıcı memleket. Türkiye’nin canını yiyim. Teşekkürler yorum için
 

Cikcik

🤘cCc Var Olsun Turan Eller cCc 🤘
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
564
442
63
Anlamadığım cezaevine girmek ölümden daha mı kötü , ben 4 kere girip çıktım son cezam da istinafta 12 ay aldım 4/4 hepsi kapalı mükererden
 

Ocrah

Tanınmış üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
1,809
490
83
Anlamadığım cezaevine girmek ölümden daha mı kötü , ben 4 kere girip çıktım son cezam da istinafta 12 ay aldım 4/4 hepsi kapalı mükererden
Benim için öyleydi. En az 15-20 sene içerde kalmak istemedim
 

gladiatu09

Tanınmış üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
662
345
63
KONUDA HERHANGİ BİR BAHİS-BONUS İÇERİĞİ YOKTUR.

Herkese selam. Bundan üç buçuk ay önce bir konu açmıştım iş ve kalacak yer arıyorum diye. Bugüne bugün Gürcistan maceram başlayalı 3 ayı geçti. Önce olayların nasıl geliştiğini anlamanız için profilimi çıkaracağım. Ardından neler yaşadıklarımı anlatıp sonunda da varsa sorularınızı cevaplayacağım.

23 yaşındayım. Türkiye’de ailemin yanında kalıyordum. Güzel bir evim, ayağımı yerden kesen bir arabam ve borcu yeni bitmiş yeni yeni para kazanmaya başladığım tırnaklarımla kazıyarak yoktan var ettiğim bir dükkanım vardı. Aynı zamanda da fena olmayan bir üniversitede psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünde öğrenciydim.

Tüm bu güzelliklerle beraber bir de -mağdur olduğum halde ceza aldığım- mahkeme dosyalarım vardı. Dosyalar artıyor, cezalar hagb ile erteleniyor fakat cezaevine girmem pamuk ipliğine bağlı gibiydi. Bu durumu birkaç kez aileme açsam da (yurtdışına gitmem lazım gibisinden) çok sallamadılar. Hem cezaevine girersen itibarımızı iki paralık edersin diyorlardı hem de bu durum karşısında hiçbir şey yapmıyorlardı.

2024 ortalarında, intiharı düşünmeye başladım. Nasıl olsa 5 senedir cezaevine girme stresiyle adeta yaşamıyor, ölümü bekliyor gün dolduruyor gibiydim. Cezaevine girmem durumunda da fiziki olarak sağlam görünsem de manevi bir ölü olacaktım. Fiziki ölümümün gününün dolmasını bekleyecektim.

Ben bu kararı aldım, ölçtüm biçtim tartım. Doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı. Bir yanda gerçekleşmemiş hayallerimle yaşama isteğim, diğer yanda cezaevi korkusuyla ölüm gerçeğim birbiriyle aylarca çatıştı. Ben en son ciddi ciddi uzun zamandır görmediğim akrabalarımı görmeye başladım, ölmeden önce son bir kez daha göreyim diye. O aralarda da intihar yöntemimi ve tarihimi netleştirmiştim; 7 ocağı 8 ocağa bağlayacak gece, kendimi 12. kattan göğün kucağına bırakacaktım. Artık iyice ölüm moduna girmiş, yapamadıklarımı da yapayım kafasındaydım ama bir yandan da içimden bir ses feryat ediyordu “Ben ölmek istemiyorum, hayallerim var!” diye.

Günler geçip gidiyor, benim günüm yaklaşıyordu. Derken 2025 yılbaşı gecesi geldi. -Ölümüme tam bir hafta kalmıştı.- 1 Ocak günü, kız kardeşimin doğum günüydü. Ölmeden önce doğum gününü kutlayabildiğime içten içe çok seviniyordum. Çünkü ailede en değer verdiğim kişi kız kardeşim gibiydi. Babamın yokluğunda babalık yapmış, bir nevi kendi kızım gibi görüyordum.

Her neyse… O gün doğum günü kutlamasına teyzem, eşi, kız oğlan ailecek geldiler. Teyzemin eşinin, damadıyla yaptığı “Bu şehirden Kıbrıs’a direkt uçuş açmışlar hem de 1200₺ imiş.” muhabbeti üzerine benim zihnimde bir ampul yandı. Bu zamanlarda ampul sakat iş fakat zihinde oluşan fikri imgelemede cuk oturuyor kitapsız. :)

Her neyse… O anda benzini bittiği için durmuş v12 motorun bir anda yeniden canavar gibi çalışması gibi çalıştı beynim. Nöronlar uyandı, sinaps bağlantıları kuruldu. Beynimin içinde ölümle yurt dışı bir cemaat kurdu. Son sözü söyleyenin dediği olacaktı.

Ölüm aldı sazı, başladı çalmaya:

Zaten ölü gibisin, yaşanacak kalmamış
Yalnız bir başına, dost arkadaş kalmamış
Elin ele değmemiş, bir sevgilin olmamış
Boş ver dünyaevini, gör bak ceza evini
S*k at a**na koyum, hem dünya hem ahretini.
-
Kaçsan n’olacak sen bu yurdun dışına
Gitsen de dönen tez, vaziyet bu gidişinen
Bir kararı alamaz, sen gibi fazla düşünen
Gel at kendini de göğ kucaklasın seni
Bu saatten sonra anca teneşir paklasın seni!

Ölüm ağır konuştu. Ölüm, ağır bir şeydi zaten. Birnevi kendinden bekleneni yaptı.

Derken yaşamak demek olan yurtdışına kaçış aldı sazı eline, baktı cemaat gözüne:

Anlaşılan vaziyet yaşanmadı yılların
Geldiğin bu yaşa göre tez ağarmış kılların
Bir tek Rab alır canı, yarattığı kulların
Yaşanmadı, belki de ilerde yaşanacak
Sen gidersen bu defter sonsuza dek kapanacak!

Ben zaten günahkar bir kulum. Bir noktada defterin kapandığı işime gelirdi. Neticede daha fazla günah yazılmasını engellerdim ama o bir umut, belki yaşamadıklarımı ileride yaşarım umudu var ya; o işte sürükledi götürdü beni. İnsanı ayakta tutan umut değil midir zaten? Hepimiz kaybedeceğimizi bile bile sırf o 1 umut için bu bahise para atmıyor muyuz zaten? Aynen de öyle, ölümün ağır bombardımanına karşı umut silahıyla savaşan yurtdışına kaçış kazandı. Ve beyin komutu verdi: “Rota yeniden oluşturuluyor.”

Hemen araştırmaya başladım ne yapılır, nereye gidilir, nasıl gidilir? Önce Kıbrıs’ı düşündüm ama Kıbrıs’ta da yasal süreçlerden ötürü sıkıntı yaşayabileceğim kanaatine varıp rotamı Gürcistan’a çevirdim.

1 ay bu mevzu üzerinde düşündüm; işte, evde, yatarken, gezerken aklımda sürekli bu mevzu vardı. Ne zaman çıkacaktım? Param yoktu onu nasıl halledecektim? 1 aylık düşünme sürecinin sonlarına doğru kafamdaki soruların cevapları yavaş yavaş oluşmaya başlamıştı. Cebimde 4 ay taksit ödeyerek aldığım iPhone 13 üm vardı. Onu satıp sermaye edecek, o şekilde gidecektim. Gitme zamanım için de işyerinde izinli olduğum bir gün rastgele çıkmayı düşünüyordum. Öyle de oldu.

Şubat ayına girmiştik. Ben artık gitmeyi kesinleştirdim, son kez akrabalarımı ziyaret ediyordum. İlk haftasında çıkamadım fakat 11 şubatta bir punduna getirip evden sessizce çıktım. Yanımda bir laptopum 1 parça da kıyafetimle.

Gittim telefoncuya telefonu verdim içim gide gide. O günün akşamında otobüse bindim yola çıktım. 14 saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından hopadan sarpa gitmek için minibüse bindim. Sarp sınırından geçtim ve geçmiş olsun. Geri dönüşü yok.

3 ayı geçkin oldu işte buradayım. Kimi zaman aç yattım, kimi zaman içecek su bulamadım. Ama bi şekilde ayakta kalmayı başardım. Şu anda da burda birkaç kişiyle ağır aksak bir iş yürütüyoruz. Halimden hiç memnun değilim ama el mahkum hesabı denize düştük yılanla sevişiyoruz.

Velhasılı kelam benim Gürcistan hikayem böyle. Gürcistan hakkında merak ettiğiniz şeyler varsa sorun cevaplayayım hem merakınızı giderelim hem de muhabbet olsun. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Dayı ne anlatiyon mk
 

Anarkhiya

Tanınmış üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
1,304
380
83
KONUDA HERHANGİ BİR BAHİS-BONUS İÇERİĞİ YOKTUR.

Herkese selam. Bundan üç buçuk ay önce bir konu açmıştım iş ve kalacak yer arıyorum diye. Bugüne bugün Gürcistan maceram başlayalı 3 ayı geçti. Önce olayların nasıl geliştiğini anlamanız için profilimi çıkaracağım. Ardından neler yaşadıklarımı anlatıp sonunda da varsa sorularınızı cevaplayacağım.

23 yaşındayım. Türkiye’de ailemin yanında kalıyordum. Güzel bir evim, ayağımı yerden kesen bir arabam ve borcu yeni bitmiş yeni yeni para kazanmaya başladığım tırnaklarımla kazıyarak yoktan var ettiğim bir dükkanım vardı. Aynı zamanda da fena olmayan bir üniversitede psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünde öğrenciydim.

Tüm bu güzelliklerle beraber bir de -mağdur olduğum halde ceza aldığım- mahkeme dosyalarım vardı. Dosyalar artıyor, cezalar hagb ile erteleniyor fakat cezaevine girmem pamuk ipliğine bağlı gibiydi. Bu durumu birkaç kez aileme açsam da (yurtdışına gitmem lazım gibisinden) çok sallamadılar. Hem cezaevine girersen itibarımızı iki paralık edersin diyorlardı hem de bu durum karşısında hiçbir şey yapmıyorlardı.

2024 ortalarında, intiharı düşünmeye başladım. Nasıl olsa 5 senedir cezaevine girme stresiyle adeta yaşamıyor, ölümü bekliyor gün dolduruyor gibiydim. Cezaevine girmem durumunda da fiziki olarak sağlam görünsem de manevi bir ölü olacaktım. Fiziki ölümümün gününün dolmasını bekleyecektim.

Ben bu kararı aldım, ölçtüm biçtim tartım. Doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı. Bir yanda gerçekleşmemiş hayallerimle yaşama isteğim, diğer yanda cezaevi korkusuyla ölüm gerçeğim birbiriyle aylarca çatıştı. Ben en son ciddi ciddi uzun zamandır görmediğim akrabalarımı görmeye başladım, ölmeden önce son bir kez daha göreyim diye. O aralarda da intihar yöntemimi ve tarihimi netleştirmiştim; 7 ocağı 8 ocağa bağlayacak gece, kendimi 12. kattan göğün kucağına bırakacaktım. Artık iyice ölüm moduna girmiş, yapamadıklarımı da yapayım kafasındaydım ama bir yandan da içimden bir ses feryat ediyordu “Ben ölmek istemiyorum, hayallerim var!” diye.

Günler geçip gidiyor, benim günüm yaklaşıyordu. Derken 2025 yılbaşı gecesi geldi. -Ölümüme tam bir hafta kalmıştı.- 1 Ocak günü, kız kardeşimin doğum günüydü. Ölmeden önce doğum gününü kutlayabildiğime içten içe çok seviniyordum. Çünkü ailede en değer verdiğim kişi kız kardeşim gibiydi. Babamın yokluğunda babalık yapmış, bir nevi kendi kızım gibi görüyordum.

Her neyse… O gün doğum günü kutlamasına teyzem, eşi, kız oğlan ailecek geldiler. Teyzemin eşinin, damadıyla yaptığı “Bu şehirden Kıbrıs’a direkt uçuş açmışlar hem de 1200₺ imiş.” muhabbeti üzerine benim zihnimde bir ampul yandı. Bu zamanlarda ampul sakat iş fakat zihinde oluşan fikri imgelemede cuk oturuyor kitapsız. :)

Her neyse… O anda benzini bittiği için durmuş v12 motorun bir anda yeniden canavar gibi çalışması gibi çalıştı beynim. Nöronlar uyandı, sinaps bağlantıları kuruldu. Beynimin içinde ölümle yurt dışı bir cemaat kurdu. Son sözü söyleyenin dediği olacaktı.

Ölüm aldı sazı, başladı çalmaya:

Zaten ölü gibisin, yaşanacak kalmamış
Yalnız bir başına, dost arkadaş kalmamış
Elin ele değmemiş, bir sevgilin olmamış
Boş ver dünyaevini, gör bak ceza evini
S*k at a**na koyum, hem dünya hem ahretini.
-
Kaçsan n’olacak sen bu yurdun dışına
Gitsen de dönen tez, vaziyet bu gidişinen
Bir kararı alamaz, sen gibi fazla düşünen
Gel at kendini de göğ kucaklasın seni
Bu saatten sonra anca teneşir paklasın seni!

Ölüm ağır konuştu. Ölüm, ağır bir şeydi zaten. Birnevi kendinden bekleneni yaptı.

Derken yaşamak demek olan yurtdışına kaçış aldı sazı eline, baktı cemaat gözüne:

Anlaşılan vaziyet yaşanmadı yılların
Geldiğin bu yaşa göre tez ağarmış kılların
Bir tek Rab alır canı, yarattığı kulların
Yaşanmadı, belki de ilerde yaşanacak
Sen gidersen bu defter sonsuza dek kapanacak!

Ben zaten günahkar bir kulum. Bir noktada defterin kapandığı işime gelirdi. Neticede daha fazla günah yazılmasını engellerdim ama o bir umut, belki yaşamadıklarımı ileride yaşarım umudu var ya; o işte sürükledi götürdü beni. İnsanı ayakta tutan umut değil midir zaten? Hepimiz kaybedeceğimizi bile bile sırf o 1 umut için bu bahise para atmıyor muyuz zaten? Aynen de öyle, ölümün ağır bombardımanına karşı umut silahıyla savaşan yurtdışına kaçış kazandı. Ve beyin komutu verdi: “Rota yeniden oluşturuluyor.”

Hemen araştırmaya başladım ne yapılır, nereye gidilir, nasıl gidilir? Önce Kıbrıs’ı düşündüm ama Kıbrıs’ta da yasal süreçlerden ötürü sıkıntı yaşayabileceğim kanaatine varıp rotamı Gürcistan’a çevirdim.

1 ay bu mevzu üzerinde düşündüm; işte, evde, yatarken, gezerken aklımda sürekli bu mevzu vardı. Ne zaman çıkacaktım? Param yoktu onu nasıl halledecektim? 1 aylık düşünme sürecinin sonlarına doğru kafamdaki soruların cevapları yavaş yavaş oluşmaya başlamıştı. Cebimde 4 ay taksit ödeyerek aldığım iPhone 13 üm vardı. Onu satıp sermaye edecek, o şekilde gidecektim. Gitme zamanım için de işyerinde izinli olduğum bir gün rastgele çıkmayı düşünüyordum. Öyle de oldu.

Şubat ayına girmiştik. Ben artık gitmeyi kesinleştirdim, son kez akrabalarımı ziyaret ediyordum. İlk haftasında çıkamadım fakat 11 şubatta bir punduna getirip evden sessizce çıktım. Yanımda bir laptopum 1 parça da kıyafetimle.

Gittim telefoncuya telefonu verdim içim gide gide. O günün akşamında otobüse bindim yola çıktım. 14 saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından hopadan sarpa gitmek için minibüse bindim. Sarp sınırından geçtim ve geçmiş olsun. Geri dönüşü yok.

3 ayı geçkin oldu işte buradayım. Kimi zaman aç yattım, kimi zaman içecek su bulamadım. Ama bi şekilde ayakta kalmayı başardım. Şu anda da burda birkaç kişiyle ağır aksak bir iş yürütüyoruz. Halimden hiç memnun değilim ama el mahkum hesabı denize düştük yılanla sevişiyoruz.

Velhasılı kelam benim Gürcistan hikayem böyle. Gürcistan hakkında merak ettiğiniz şeyler varsa sorun cevaplayayım hem merakınızı giderelim hem de muhabbet olsun. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Allah gönlüne göre versin dost ölmeye hiç bişey değmez iyi yapmışsın evli olmasam bende durmam çıkarım yurt dışına
 

Ortaköy

Ayrıcalıklı Üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
4,660
4,534
113
KONUDA HERHANGİ BİR BAHİS-BONUS İÇERİĞİ YOKTUR.

Herkese selam. Bundan üç buçuk ay önce bir konu açmıştım iş ve kalacak yer arıyorum diye. Bugüne bugün Gürcistan maceram başlayalı 3 ayı geçti. Önce olayların nasıl geliştiğini anlamanız için profilimi çıkaracağım. Ardından neler yaşadıklarımı anlatıp sonunda da varsa sorularınızı cevaplayacağım.

23 yaşındayım. Türkiye’de ailemin yanında kalıyordum. Güzel bir evim, ayağımı yerden kesen bir arabam ve borcu yeni bitmiş yeni yeni para kazanmaya başladığım tırnaklarımla kazıyarak yoktan var ettiğim bir dükkanım vardı. Aynı zamanda da fena olmayan bir üniversitede psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünde öğrenciydim.

Tüm bu güzelliklerle beraber bir de -mağdur olduğum halde ceza aldığım- mahkeme dosyalarım vardı. Dosyalar artıyor, cezalar hagb ile erteleniyor fakat cezaevine girmem pamuk ipliğine bağlı gibiydi. Bu durumu birkaç kez aileme açsam da (yurtdışına gitmem lazım gibisinden) çok sallamadılar. Hem cezaevine girersen itibarımızı iki paralık edersin diyorlardı hem de bu durum karşısında hiçbir şey yapmıyorlardı.

2024 ortalarında, intiharı düşünmeye başladım. Nasıl olsa 5 senedir cezaevine girme stresiyle adeta yaşamıyor, ölümü bekliyor gün dolduruyor gibiydim. Cezaevine girmem durumunda da fiziki olarak sağlam görünsem de manevi bir ölü olacaktım. Fiziki ölümümün gününün dolmasını bekleyecektim.

Ben bu kararı aldım, ölçtüm biçtim tartım. Doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı. Bir yanda gerçekleşmemiş hayallerimle yaşama isteğim, diğer yanda cezaevi korkusuyla ölüm gerçeğim birbiriyle aylarca çatıştı. Ben en son ciddi ciddi uzun zamandır görmediğim akrabalarımı görmeye başladım, ölmeden önce son bir kez daha göreyim diye. O aralarda da intihar yöntemimi ve tarihimi netleştirmiştim; 7 ocağı 8 ocağa bağlayacak gece, kendimi 12. kattan göğün kucağına bırakacaktım. Artık iyice ölüm moduna girmiş, yapamadıklarımı da yapayım kafasındaydım ama bir yandan da içimden bir ses feryat ediyordu “Ben ölmek istemiyorum, hayallerim var!” diye.

Günler geçip gidiyor, benim günüm yaklaşıyordu. Derken 2025 yılbaşı gecesi geldi. -Ölümüme tam bir hafta kalmıştı.- 1 Ocak günü, kız kardeşimin doğum günüydü. Ölmeden önce doğum gününü kutlayabildiğime içten içe çok seviniyordum. Çünkü ailede en değer verdiğim kişi kız kardeşim gibiydi. Babamın yokluğunda babalık yapmış, bir nevi kendi kızım gibi görüyordum.

Her neyse… O gün doğum günü kutlamasına teyzem, eşi, kız oğlan ailecek geldiler. Teyzemin eşinin, damadıyla yaptığı “Bu şehirden Kıbrıs’a direkt uçuş açmışlar hem de 1200₺ imiş.” muhabbeti üzerine benim zihnimde bir ampul yandı. Bu zamanlarda ampul sakat iş fakat zihinde oluşan fikri imgelemede cuk oturuyor kitapsız. :)

Her neyse… O anda benzini bittiği için durmuş v12 motorun bir anda yeniden canavar gibi çalışması gibi çalıştı beynim. Nöronlar uyandı, sinaps bağlantıları kuruldu. Beynimin içinde ölümle yurt dışı bir cemaat kurdu. Son sözü söyleyenin dediği olacaktı.

Ölüm aldı sazı, başladı çalmaya:

Zaten ölü gibisin, yaşanacak kalmamış
Yalnız bir başına, dost arkadaş kalmamış
Elin ele değmemiş, bir sevgilin olmamış
Boş ver dünyaevini, gör bak ceza evini
S*k at a**na koyum, hem dünya hem ahretini.
-
Kaçsan n’olacak sen bu yurdun dışına
Gitsen de dönen tez, vaziyet bu gidişinen
Bir kararı alamaz, sen gibi fazla düşünen
Gel at kendini de göğ kucaklasın seni
Bu saatten sonra anca teneşir paklasın seni!

Ölüm ağır konuştu. Ölüm, ağır bir şeydi zaten. Birnevi kendinden bekleneni yaptı.

Derken yaşamak demek olan yurtdışına kaçış aldı sazı eline, baktı cemaat gözüne:

Anlaşılan vaziyet yaşanmadı yılların
Geldiğin bu yaşa göre tez ağarmış kılların
Bir tek Rab alır canı, yarattığı kulların
Yaşanmadı, belki de ilerde yaşanacak
Sen gidersen bu defter sonsuza dek kapanacak!

Ben zaten günahkar bir kulum. Bir noktada defterin kapandığı işime gelirdi. Neticede daha fazla günah yazılmasını engellerdim ama o bir umut, belki yaşamadıklarımı ileride yaşarım umudu var ya; o işte sürükledi götürdü beni. İnsanı ayakta tutan umut değil midir zaten? Hepimiz kaybedeceğimizi bile bile sırf o 1 umut için bu bahise para atmıyor muyuz zaten? Aynen de öyle, ölümün ağır bombardımanına karşı umut silahıyla savaşan yurtdışına kaçış kazandı. Ve beyin komutu verdi: “Rota yeniden oluşturuluyor.”

Hemen araştırmaya başladım ne yapılır, nereye gidilir, nasıl gidilir? Önce Kıbrıs’ı düşündüm ama Kıbrıs’ta da yasal süreçlerden ötürü sıkıntı yaşayabileceğim kanaatine varıp rotamı Gürcistan’a çevirdim.

1 ay bu mevzu üzerinde düşündüm; işte, evde, yatarken, gezerken aklımda sürekli bu mevzu vardı. Ne zaman çıkacaktım? Param yoktu onu nasıl halledecektim? 1 aylık düşünme sürecinin sonlarına doğru kafamdaki soruların cevapları yavaş yavaş oluşmaya başlamıştı. Cebimde 4 ay taksit ödeyerek aldığım iPhone 13 üm vardı. Onu satıp sermaye edecek, o şekilde gidecektim. Gitme zamanım için de işyerinde izinli olduğum bir gün rastgele çıkmayı düşünüyordum. Öyle de oldu.

Şubat ayına girmiştik. Ben artık gitmeyi kesinleştirdim, son kez akrabalarımı ziyaret ediyordum. İlk haftasında çıkamadım fakat 11 şubatta bir punduna getirip evden sessizce çıktım. Yanımda bir laptopum 1 parça da kıyafetimle.

Gittim telefoncuya telefonu verdim içim gide gide. O günün akşamında otobüse bindim yola çıktım. 14 saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından hopadan sarpa gitmek için minibüse bindim. Sarp sınırından geçtim ve geçmiş olsun. Geri dönüşü yok.

3 ayı geçkin oldu işte buradayım. Kimi zaman aç yattım, kimi zaman içecek su bulamadım. Ama bi şekilde ayakta kalmayı başardım. Şu anda da burda birkaç kişiyle ağır aksak bir iş yürütüyoruz. Halimden hiç memnun değilim ama el mahkum hesabı denize düştük yılanla sevişiyoruz.

Velhasılı kelam benim Gürcistan hikayem böyle. Gürcistan hakkında merak ettiğiniz şeyler varsa sorun cevaplayayım hem merakınızı giderelim hem de muhabbet olsun. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Dostum bekle af çıkacak nasıl olsa çok yakında suçun nedir bilmiyorum ama 2023 öncesi suçlara genel af çalışması var abimden biliyorum sorma ne iş yapıyor diye umarım senide kapsar tekrar döner hayata yeniden tutunur aynı hataları yapmazsın yaşın daha genç önünde uzun yıllar var yaşamak güzel herkesin inişli çıkışlı hayatı oluyor sen şuan dibi görmüşsün ama merak etme bugun ağlayan yarın güler her karanlığın bi güneşi var..
 

RedfoX

Tanınmış üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
2,881
1,073
113
KONUDA HERHANGİ BİR BAHİS-BONUS İÇERİĞİ YOKTUR.

Herkese selam. Bundan üç buçuk ay önce bir konu açmıştım iş ve kalacak yer arıyorum diye. Bugüne bugün Gürcistan maceram başlayalı 3 ayı geçti. Önce olayların nasıl geliştiğini anlamanız için profilimi çıkaracağım. Ardından neler yaşadıklarımı anlatıp sonunda da varsa sorularınızı cevaplayacağım.

23 yaşındayım. Türkiye’de ailemin yanında kalıyordum. Güzel bir evim, ayağımı yerden kesen bir arabam ve borcu yeni bitmiş yeni yeni para kazanmaya başladığım tırnaklarımla kazıyarak yoktan var ettiğim bir dükkanım vardı. Aynı zamanda da fena olmayan bir üniversitede psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümünde öğrenciydim.

Tüm bu güzelliklerle beraber bir de -mağdur olduğum halde ceza aldığım- mahkeme dosyalarım vardı. Dosyalar artıyor, cezalar hagb ile erteleniyor fakat cezaevine girmem pamuk ipliğine bağlı gibiydi. Bu durumu birkaç kez aileme açsam da (yurtdışına gitmem lazım gibisinden) çok sallamadılar. Hem cezaevine girersen itibarımızı iki paralık edersin diyorlardı hem de bu durum karşısında hiçbir şey yapmıyorlardı.

2024 ortalarında, intiharı düşünmeye başladım. Nasıl olsa 5 senedir cezaevine girme stresiyle adeta yaşamıyor, ölümü bekliyor gün dolduruyor gibiydim. Cezaevine girmem durumunda da fiziki olarak sağlam görünsem de manevi bir ölü olacaktım. Fiziki ölümümün gününün dolmasını bekleyecektim.

Ben bu kararı aldım, ölçtüm biçtim tartım. Doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı. Bir yanda gerçekleşmemiş hayallerimle yaşama isteğim, diğer yanda cezaevi korkusuyla ölüm gerçeğim birbiriyle aylarca çatıştı. Ben en son ciddi ciddi uzun zamandır görmediğim akrabalarımı görmeye başladım, ölmeden önce son bir kez daha göreyim diye. O aralarda da intihar yöntemimi ve tarihimi netleştirmiştim; 7 ocağı 8 ocağa bağlayacak gece, kendimi 12. kattan göğün kucağına bırakacaktım. Artık iyice ölüm moduna girmiş, yapamadıklarımı da yapayım kafasındaydım ama bir yandan da içimden bir ses feryat ediyordu “Ben ölmek istemiyorum, hayallerim var!” diye.

Günler geçip gidiyor, benim günüm yaklaşıyordu. Derken 2025 yılbaşı gecesi geldi. -Ölümüme tam bir hafta kalmıştı.- 1 Ocak günü, kız kardeşimin doğum günüydü. Ölmeden önce doğum gününü kutlayabildiğime içten içe çok seviniyordum. Çünkü ailede en değer verdiğim kişi kız kardeşim gibiydi. Babamın yokluğunda babalık yapmış, bir nevi kendi kızım gibi görüyordum.

Her neyse… O gün doğum günü kutlamasına teyzem, eşi, kız oğlan ailecek geldiler. Teyzemin eşinin, damadıyla yaptığı “Bu şehirden Kıbrıs’a direkt uçuş açmışlar hem de 1200₺ imiş.” muhabbeti üzerine benim zihnimde bir ampul yandı. Bu zamanlarda ampul sakat iş fakat zihinde oluşan fikri imgelemede cuk oturuyor kitapsız. :)

Her neyse… O anda benzini bittiği için durmuş v12 motorun bir anda yeniden canavar gibi çalışması gibi çalıştı beynim. Nöronlar uyandı, sinaps bağlantıları kuruldu. Beynimin içinde ölümle yurt dışı bir cemaat kurdu. Son sözü söyleyenin dediği olacaktı.

Ölüm aldı sazı, başladı çalmaya:

Zaten ölü gibisin, yaşanacak kalmamış
Yalnız bir başına, dost arkadaş kalmamış
Elin ele değmemiş, bir sevgilin olmamış
Boş ver dünyaevini, gör bak ceza evini
S*k at a**na koyum, hem dünya hem ahretini.
-
Kaçsan n’olacak sen bu yurdun dışına
Gitsen de dönen tez, vaziyet bu gidişinen
Bir kararı alamaz, sen gibi fazla düşünen
Gel at kendini de göğ kucaklasın seni
Bu saatten sonra anca teneşir paklasın seni!

Ölüm ağır konuştu. Ölüm, ağır bir şeydi zaten. Birnevi kendinden bekleneni yaptı.

Derken yaşamak demek olan yurtdışına kaçış aldı sazı eline, baktı cemaat gözüne:

Anlaşılan vaziyet yaşanmadı yılların
Geldiğin bu yaşa göre tez ağarmış kılların
Bir tek Rab alır canı, yarattığı kulların
Yaşanmadı, belki de ilerde yaşanacak
Sen gidersen bu defter sonsuza dek kapanacak!

Ben zaten günahkar bir kulum. Bir noktada defterin kapandığı işime gelirdi. Neticede daha fazla günah yazılmasını engellerdim ama o bir umut, belki yaşamadıklarımı ileride yaşarım umudu var ya; o işte sürükledi götürdü beni. İnsanı ayakta tutan umut değil midir zaten? Hepimiz kaybedeceğimizi bile bile sırf o 1 umut için bu bahise para atmıyor muyuz zaten? Aynen de öyle, ölümün ağır bombardımanına karşı umut silahıyla savaşan yurtdışına kaçış kazandı. Ve beyin komutu verdi: “Rota yeniden oluşturuluyor.”

Hemen araştırmaya başladım ne yapılır, nereye gidilir, nasıl gidilir? Önce Kıbrıs’ı düşündüm ama Kıbrıs’ta da yasal süreçlerden ötürü sıkıntı yaşayabileceğim kanaatine varıp rotamı Gürcistan’a çevirdim.

1 ay bu mevzu üzerinde düşündüm; işte, evde, yatarken, gezerken aklımda sürekli bu mevzu vardı. Ne zaman çıkacaktım? Param yoktu onu nasıl halledecektim? 1 aylık düşünme sürecinin sonlarına doğru kafamdaki soruların cevapları yavaş yavaş oluşmaya başlamıştı. Cebimde 4 ay taksit ödeyerek aldığım iPhone 13 üm vardı. Onu satıp sermaye edecek, o şekilde gidecektim. Gitme zamanım için de işyerinde izinli olduğum bir gün rastgele çıkmayı düşünüyordum. Öyle de oldu.

Şubat ayına girmiştik. Ben artık gitmeyi kesinleştirdim, son kez akrabalarımı ziyaret ediyordum. İlk haftasında çıkamadım fakat 11 şubatta bir punduna getirip evden sessizce çıktım. Yanımda bir laptopum 1 parça da kıyafetimle.

Gittim telefoncuya telefonu verdim içim gide gide. O günün akşamında otobüse bindim yola çıktım. 14 saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından hopadan sarpa gitmek için minibüse bindim. Sarp sınırından geçtim ve geçmiş olsun. Geri dönüşü yok.

3 ayı geçkin oldu işte buradayım. Kimi zaman aç yattım, kimi zaman içecek su bulamadım. Ama bi şekilde ayakta kalmayı başardım. Şu anda da burda birkaç kişiyle ağır aksak bir iş yürütüyoruz. Halimden hiç memnun değilim ama el mahkum hesabı denize düştük yılanla sevişiyoruz.

Velhasılı kelam benim Gürcistan hikayem böyle. Gürcistan hakkında merak ettiğiniz şeyler varsa sorun cevaplayayım hem merakınızı giderelim hem de muhabbet olsun. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Sen iyi bir arkadaşa benziyorsun,herşey gönlünce olsun dostum
 

Ocrah

Tanınmış üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
1,809
490
83
Dostum bekle af çıkacak nasıl olsa çok yakında suçun nedir bilmiyorum ama 2023 öncesi suçlara genel af çalışması var abimden biliyorum sorma ne iş yapıyor diye umarım senide kapsar tekrar döner hayata yeniden tutunur aynı hataları yapmazsın yaşın daha genç önünde uzun yıllar var yaşamak güzel herkesin inişli çıkışlı hayatı oluyor sen şuan sini görmüşsün ama merak etme bugun ağlayan yarın güler her karanlığın bi güneşi var..
Eyvallah şimdilik buradayım işte af maf çıkar mı vurur mu bilmiyorum çıkarsa 1 an durmam burda bakalım hayırlısı
 

Slayer33

Tanınmış üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
TC Onaylı
5,885
2,396
113
Oncelikle yasin cok genc daha neler gelip gecer Nerde kaliyosun kira vs nasil is guc isleri
 

Ocrah

Tanınmış üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
1,809
490
83
Hacı önce diyorsun dükkanım vardı sonra diyorsun işyerinde izinli olduğum gün diyorsun neyse geçmiş olsun
Kendi dükkanımda iznim olmasın mı dost? Pederle ortaktık haftada 3 gün onun 2 gün benim iznim vardı. Eyvallah
 

Ocrah

Tanınmış üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
1,809
490
83
Oncelikle yasin cok genc daha neler gelip gecer Nerde kaliyosun kira vs nasil is guc isleri
Valla ilk 1.5 ay otelde kaldım şimdi 2-3 kişinin kaldığı bir evde kalıyorum iş güç zayıf bu aralar. Sıkıntı yani de neyse hapisten iyidir diye dişimizi sıkıyoruz
 

cemsin

Tanınmış üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
2,892
1,316
113
Valla ilk 1.5 ay otelde kaldım şimdi 2-3 kişinin kaldığı bir evde kalıyorum iş güç zayıf bu aralar. Sıkıntı yani de neyse hapisten iyidir diye dişimizi sıkıyoruz
O hapis Türkiyeye geldiğin sürede direk karşına. Çikar bilgin olsun
 

Ocrah

Tanınmış üye
Aktif Üye
Ayrıcalıklı Üye
Yeni Üye
TC Onaylı
1,809
490
83
O hapis Türkiyeye geldiğin sürede direk karşına. Çikar bilgin olsun
Ben de öyle düşünüyorum ondan dolayı burda bir vatandaşlık alıp Gürcistan vatandaşı olarak girmeyi düşünüyorum. O da tahminimce en az bi 5 sene sürer. Kolay dönüş yok
 
Üst